Fibromiyalji sendromu (FMS), özellikle sırt, boyun, omuzlar ve kalça bölgesinde olmak üzere, kronik yaygın vücut ağrısı, yorgunluk, sabah tutukluğu, subjektif şişlik, uyku bozukluğu, bağırsak problemleri, multiple somatik ve bilişsel problemlerle karakterize kronik bir kas – iskelet sistemi hastalığıdır. Tıbbi tedavisi ve etiyolojisi henüz bilinmeyen fibromiyalji, yaygın ağrı durumu ve beraberinde getirdiği kronik yorgunluk, depresyon, uyku bozuklukları, bilişsel disfonksiyon gibi pek çok semptomla birlikte hastaların yaşam kalitesini önemli düzeyde etkilemektedir. Hastalarda tedaviye yönelik geliştirilen uygulamalardan bazıları, aerobik egzersizler, bilişsel davranışçı terapi, hasta eğitimi, akupunktur, antidepresan kullanımı, besin desteği kullanımı ve diyet değişiklikleridir. Son zamanlarda, esansiyel metal iyonları ve vitaminleri içeren besleyici bileşenlerin dengesizliğinin FM gelişiminde kritik bir rol oynayabileceği öne sürülmüştür. FM hastalarında ağrı ve fonksiyonel etki, hipokalorik bir diyet, çiğ bir vejetaryen diyet veya düşük bir FODMAP diyetleri gibi diyetlerin etkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
Fibromiyalji etiyolojisinde oksidatif stresin etkin rol oynadığı hipotezini destekleyen çalışmaların artmasıyla birlikte diyetin antioksidan içeriğinin geliştirilmesi görüşü ortaya çıkmıştır. Oksidatif stres ve inflamasyonun endişe kaynağı olduğu FM tedavisinde, antioksidanlardan zengin beslenmenin ve vejetaryen beslenme tipinin yarar sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu tip beslenen bireylerin serum alfa ve beta karoten, likopen, lutein, C ve E vitamin değerlerinin diğer bireylere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan bir çalışmada FM tanısı almış hastaların karışık beslenme alışkanlıkları, vegan
olarak değiştirildiğinde hastalarda gözlemlenen semptomatik iyileşme ile ilaç tedavisi alan FM hastalarının semptomatik iyileşme düzeyleri karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda, vegan diyet uygulamasının FM semptomlarını azaltıcı etkisinin olduğu bulunmuştur.
Yapılan farklı çalışmalar sonucu FM tanılı hastaların BKİ değerlerinin sağlıklı bireylere göre anlamlı derecede yüksek olduğu ve bu bireylerin metabolik sendrom açısından risk grubunda olduğu belirtilmiştir.
Monosodyum glutamat (MSG) ve aspartamın yüksek dozlarda tüketiminin nörotoksik etkilere sebep olmaktadır. Ayrıca bireylere intramuskuler enjeksiyon ile glutamat verildiğinde semptomların arttığı bilinmektedir. Diyette monosodyum glutamat (MSG) kısıtlamasının önerisi getirilmesi FM hastalarının semptomatik tedavisinde yararlı olmaktadır.
Tedavi planının temelinde anti-inlamatuar besinlerin yer aldığı fibromiyalji diyeti olmalıdır. Fibromiyalji diyeti; yeşil yapraklı sebzelerden, hayvansal proteinden, fermente yiyeceklerden, omega-3 yağ asitlerinden ve A,C,E vitamini gibi antioksidanlardan zengin olmalıdır. Ama gluten ve potansiyel tüm besin alerjenlerinden, şekerden, endüstriyel besinlerden, yoğun alkol ve kafein tüketiminden fakir olmalıdır.
Ayrıca Selenyum, çinko ve magnezyum gibi mikro besin öğeleri antioksidan özellikleriyle FM patofizyolojisinde önemli rol oynamaktadır.
FM tanısı almış hastalara uygulanan; alg türlerinden birisi olan Chlorella pyrenoidosa, 5-hidroksitriptofan (5-HTP), asetil-L karnitin, koenzim Q10, Ginkgo biloba, kollajen hidrolizatı ve S- adenosil-L-metionin gibi birçok tedavinin, FM ile birlikte görülen semptomlardan bazılarında iyileşme sağladığını, kronik yorgunluk sendromunu ve ağrıları azalttığını, yaşam kalitesini artırabildiğini gösteren çalışmalar ortaya koyulmuştur.
FM tanısı almış bireylerde yaşam kalitesinin önemli düzeyde azalması sebebiyle uygulanan tedavide yaşam kalitesini arttırmaya yönelik yaklaşımlar geliştirilmektedir. Biz diyetisyenler tarafından bireylerin normal BKİ’ye ulaşması amaçlanmalı ve başta antioksidan vitamin mineraller olmak üzere kan bulgularında eksikliği tespit edilen mikro besin öğelerinin belirlenerek eksikliklerin önlenmesi sağlanmalıdır.